CNG’li otobüsler Kocaeli’nde sera gazı emisyonunda düşüş sağladı

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin “Dirençli Kentler ve Kentin Dönüşümü” temasıyla bu yıl 4’üncüsünü gerçekleştirdiği 2022 Kartepe Tepesi, son gününde özel oturumda İnsan Odaklı Kentleşme ve Çevreci Siyasetleri tartışıldı. Doç. Dr. Uğur Sadioğlu’nun Başkanlığında yapılan oturumda Etraf kirliliği ve sera gazı emisyonu salınımına karşı tahlil teklifleri arandı. Büyükşehir Belediyesi’nin ulaşımda kullandığı CNG’li otobüsler ile 2015 yılından 2017 yılına kadar sera gazı emisyon trendinde 24.5’lik bir düşüş gerçekleştiği tabir edildi.

“FİTOREMEDİASYON TOPRAĞI UYGUNLAŞTIRMAK İÇİN UMUT VERİCİ BİR ALTERNATİF”

Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Betül Akçeşme

Çevre Kirliliği İçin Tabiata Dayalı Tahliller: Türkiye’nin Sanayi Bölgelerinde Yeşil Peyzaj Tasarımı Olarak Fitoremediasyon husus başlığı altısında bildirimi sundu. Sanayi ve sanayinin büyümesi ile kentsel alanların süratle kirlendiğine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Betül Akçeşme; “Endüstriyel faaliyetler ve çeşitli doğal süreçler sonucu toprak, hava ve suda biriken ağır metaller toksik yapıları nedeniyle insan sıhhati ve ekosistem için önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Fitoremediasyon, bitkilerin toksik hususları biriktirmesi özellikleri kullanılarak ağır metallerle kirlenmiş toprağı, havayı ve suyu temizleyen etraf dostu, doğal ve uygun maliyetli bir yaklaşımdır. Bitkiler, kök sistemleri aracılığıyla düşük konsantrasyonlarda bile topraktaki bileşikleri emebilirler. Bitkiler ağır metalleri biriktirmek ve biyo-yararlanımlarını ayarlamak için rizosfer ekosistemi kurar, böylelikle kirli toprağı geri kazanır ve toprak verimliliğini stabilize ederler. Fitoremediasyon tekniği ziyanlı unsurları büsbütün ortadan kaldıramasa da, maliyetli ve sürdürülemez olan klasik toprak güzelleştirme tekniklerine umut verici bir alternatif” açıklamasında bulundu.

“CNG’Lİ OTOBÜSLER SERA GAZI EMİSYONUNDA DÜŞÜŞ SAĞLADI”

Gebze Teknik Üniversitesi’nden Doç. Dr. Orhan Sevimoğlu, Kent Kaynaklı Sera Gazı Emisyonunun Belirlenmesi bahisli bildiriminde Kocaeli İli Örneğini verdi. Kentlerde insan kaynaklı faaliyetler sonucu atmosfere kıymetli ölçüde sera gazı emisyonu salındığına dikkat çeken Doç. Dr. Sevimoğlu; “Gazların salınımlarının süratle artması sonucu global ısınma ile bir arada, iklim değişikliğine neden olduğu biliyoruz. Kocaeli vilayetinde elektrik üretimi ve tüketimi, ısınma, ulaşım ve atık idaresinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının toplam ölçüleri 2015, 2016 ve 2017 yıllarındaki dağılımı hesapladık. Kocaeli vilayetinde üç yılın sera gazı emisyonu ortalamasına nazaran 50.8’lik hissesi ısınmadan kaynaklandığı belirlendi. Konutlarda ısınma muhtaçlığını karşılamak için yıllara bağlı olarak doğal gaz kullanımı artarken, kömür kullanımının azalmasıyla sera gazı emisyonunda azalma sağlandı. Ayrıyeten, toplu ulaşımda sera gazı emisyonunu azalmak için CNG yakıtlı otobüslerin kullanımı artırıldı. Genel olarak bakıldığında Kocaeli vilayetinde 2015 yılından 2017 yılına kadar sera gazı emisyon trendinde 24.5’lik bir düşüş gerçekleşti” sözünü kullandı.

Ankara Üniversitesi’nden Jeoloji Yük. Müh. Dr. Ayşegül Emine Çetin, Ayaklarımızın Altındaki Isı Ve Güç Nötr Kentler başlığını ele aldı. Son yıllarda iklim değişikliğinin arttığına dikkat çeken Dr. Çetin; “Enerjide doğalgaz kullanıyoruz ve ülke olarak bu bahiste dışa bağımlıyız. Fosil yakıt kullanımının fazla olduğu ülkelerden biriyiz. Hem ısıtmayı, hem de soğutmayı yapabilmeliyiz. Tüm ülkeler iklim değişikliğine karşı tedbirler almaya başladı. Ülkemizde de değerli adımlar atılmaya başlandı. Yaşadığımız kentlerin altındaki çok sığ derinliklerde bulunan doğal yer sıcaklığı ısıtma ve soğutma talebinin karşılanmasında pak ve muteber bir güç seçeneği sağlıyor. Ayaklarımızın altında yer alan bu pak güç yer yüzeyinden aşağıya gerçek aşikâr bir derinlikten sonra atmosferik sıcaklık değişimlerinin tesirinin olmadığı yaklaşık 10-300 m üzere sığ derinliklerde bulunmaktadır. Yerin doğal ısı gücünü kullanan bu sistemler esas “yer kaynaklı ısı pompası” ve “yeraltında ısı gücü depolama” olarak iki kümede uygulanmaktadır ve rastgele bir akışkana muhtaçlık duymadan istenilen her yerde kurulabilen ve ısıtmanın yanısıra soğutma taleplerinin de karşılanabildiği sistemlerdir. Konut ısıtma-soğutması, bölgesel ısıtma-soğutma, sera ve yollardaki buzlanmanın giderilmesi üzere birçok alanda kullanılabiliyor” dedi.

“YEŞİL İKTİSAT GELECEK İÇİN BİR TEMİNAT”

Atatürk Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kerem Karabulut Sürdürülebilir Kalkınma: Yeşil İktisat Modelini ele aldığı bildirimde sanayi ihtilali ile çevresel sıkıntıların arttığına dikkat çekti. Prof. Dr. Karabulut; “Dünyanın zihni kirlendi. Toprak kirlendiği vakit insanlık bitecek. Sürdürülebilir kalkınma insan oğlunun jenerasyonunun devam etmesini sağlayacak bir siyaset. 3 temel boyutu baz alan bir hareket planını savunuyor. Bilhassa gelişmekte olan ülkelerin sürdürülebilir kalkınma amaçlarının önünde başta karbon salınımı nedeniyle iklim değişikliği ve çevresel problemler yer almaktadır. Her geçen yıl daha da artan bu aksiliklere tahlil olarak sürdürülebilir kalkınma kapsamında yeşil büyüme, yeşil iktisat, düşük karbonlu iktisat, sürdürülebilir üretim ve tüketim üzere kavramlar ortaya atılmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma tekliflerinden biri olan yeşil büyüme kavramı, insanların gereksinimlerini karşılarken tabiattaki canlılara ziyan vermeden ekonomik büyümenin devam etmesini ya da ekonomik kalkınmanın sürdürülebilir olmasını amaçlıyor” tabirini kullandı.