İftar davetlerinden sahurda herkesi uyandıran davulcuya kadar Ramazan ayı kendine has pek çok geleneğe sahip. ‘Nerede o eski Ramazanlar’ dedirten, büyüklerimizin hasretle andığı birtakım gelenekler ise kimi kentlerimizde hala yaşatılmaya devam ediyor. Türkiye’nin Başkan Seyahat Sitesi Enuygun, unutulmaya yüz tutmuş olsa da hâlâ yerine getirilmeye devam edilen Ramazan geleneklerini derledi.
Ülkemizin her bir köşesi Ramazan ayında birbirinden özel lezzetlere ve geleneklere mesken sahipliği yapıyor. Aile büyüklerinin sık sık hasretle andığı eski Ramazan gelenekleri ise pek çok kentte yaşatılmaya devam ediyor. Türkiye’nin Önder Seyahat Sitesi Enuygun, hasretle anılan, birlik ve beraberliğin en hoş örneklerini sunan eski Ramazan geleneklerini paylaştı.
Kilis’te Ramazan keşkek ile başlıyor
Kilis’te Ramazanın birinci günü tüm konutlarda iftar için keşkek pişiriliyor. Keşkekte dövme ismiyle da bilinen buğday kullanılıyor. Kilis halkı, keşkek yapılırken kullanılan bu dövme buğdayın midelerinde Allah’ı zikreden bir tespih vazifesi gördüğüne inanıyor. Bu nedenle de her yıl Ramazan ayının birinci orucunu keşkek ile açıyorlar.
Kilis’te Ramazan Bayramından 15 gün evvel konuklar için kahke ve gerebiç hazırlamak da bir gelenek.
Ramazanda çayın yanına kahke
Dünyaca ünlü gastronomi kenti Gaziantep, Ramazanda kahke geleneğini devam ettiriyor. Kentte her meskende Ramazan ayında çayın yanına eşlik eden kahkeler yapılıyor. Sahur için de özel hazırlıkların yapıldığı Gaziantep’te bayanların toplaşıp yoğurdukları çiğ köfte ve Firik pilavı da sahurda komşulara dağıtılan klâsik lezzetlerden… Ramazan ayının son günlerine hakikat da bayanlar yeniden bir ortaya gelerek yuvalama yapıyorlar. Günümüzde bayanlar yuvalamayı kendileri yapmasalar da restoranlardan satın alarak bu lezzetli geleneği devam ettiriyorlar. Siz de bir Gaziantep uçak bileti alarak ülkemizin gastronomi başkentindeki bu Ramazan geleneklerini keşfedebilirsiniz.
Sahur sofralarının baş tacı Külünçe
Külünçe, Şanlıurfa’da Ramazan ayına özel yapılan baharatlı bir hamur işi. Nohut mayasıyla yapılan bu simidin hamurunu hazırlayan bayanlar genelde taş ocaklarda pişmesi için fırınlara gönderiyorlar. İftardan sonra çay eşliğinde yenilen bu simit, sahur sofralarının da baş tacı. Günümüzde külünçe yeniden fırınlarda yapılıyor ve kilolarca satılıyor. Konuklarına bu lezzeti sunmak isteyen Şanlıurfalılar da fırınların yolunu tutuyor.
Amasya Kalesi’nde bando konseri
Eski Ramazan gelenekleri yalnızca yeme içmeyle de hudutlu değil. Amasya’da geçmişi 1860’lı yıllara dayanan bir bando geleneği var. Bu gelenek belediye bandosuyla günümüzde de hâlâ devam ediyor. Amasya Belediyesi’nin bandosu iftardan 1 saat evvel kentte çeşit atmaya başlıyor. Attıkları tıbbın son durağı ise Harşena Dağı’nda bulunan Amasya Kalesi. Kalede devam eden konserde hem yöre türküleri icra ediliyor hem de birlik ve beraberliğin en hoş hâli yaşanıyor.
Bafra’da konutun büyükleri torunlarıyla birlikte sokağa çıkıyor
İftar sofralarını pidelerin şenlendirdiği Bafra’da yeni nesle Ramazan ayının bedellerinin kazandırıldığı Sele Sepet geleneği devam ediyor. Ramazan ayının 14. gününü 15. gününe bağlayan gece, çocuklar Sele Sepet diye isimlendirilen fenerlerle sokağa dökülerek “Sele sepet top kandil, aç kapıyı ben geldim. Ayda yılda bir defa, kapınıza ben geldim” üzere maniler söylüyorlar. Günümüzde de devam ettirilen bu geleneğin bir öteki hoş yanı da çocukluklarında kapı kapı dolaşan dedeler ve büyükannelerin torunlarıyla birlikte sokağa çıkması.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
