İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kent Tiyatroları’nın tiyatroyu ve sanatı hayatlarının merkezine alan ve bir ömür tiyatroya gönül vermiş ustaları, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü için kamera karşısına geçti.
Ayla Algan, Zihni Göktay, Esin Eden, Gökhan Mete, Mazlum Kiper, Suphi Tekniker, Naşit Özcan, Emin And, Betül Arım, Sevtap Çapan, Binnur Şerbetçioğlu, Funda Postacı, Hakan Altıner, Mert Asutay; İstanbul Kent Tiyatroları’nda geçen yıllarından, unutamadıkları anılarına, ustalarından ustalıklarına uzanan uzun sanat seyahatlerini kamera karşısında anlattılar.
İBB Kent Tiyatroları sanatkarlarıyla yapılan röportajların tam kayıtlarına tiyatromuzun Youtube hesabından ulaşılabilir.
Sanatçılarımızdan 27 Mart Dünya Tiyatro Günü için birer bildiri vermelerini istedik. Usta sanatkarlarımızın verdiği bildiriler:
Ayla Algan: 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde 2010 yılında kaybettiğimiz tiyatromuzun duayen isimlerinden Beklan Algan’a ve tiyatromuzun kurucusu Muhsin Ertuğrul’a bir mektup yazdığını söyleyen Ayla Algan, “Bugünümüz çok uygun. Dünya’dan çok düzgünüz tiyatroda.” diyor. Bilhassa salgın periyodunda tiyatroların perde açmasından çok keyifli olduğunu söyleyen Algan, mektubunda “Yolunda her şey… Bu durumda şube bile açıyoruz” dediğini tabir ediyor. Algan, tiyatroyu şöyle tanım ediyor: “Tiyatro bir hayat hikayesi. Bir şairin gün düşlemesi…”
Zihni Göktay: Bütün seyircilerimiz ve tiyatroyla ilgilenen sanatsever halkımızı kutluyorum. Türkiye Cumhuriyeti’ndeki tiyatro gününün daha hoş günlerde; terörsüz, afetsiz, geçim gürlüğü içinde kutlanmasını istiyorum.
Esin Eden: Tiyatroya gidin. Tiyatro ayakta durmalı. Zira tiyatro birçok sanat kolunu bulunduran, insanlara umut aşılayan çok hoş bir sanat. Yalnız oyuncu açısından değil, seyirci açısından da bence çok kıymetli bir sanat. Sahnede canlı oynanan bir oyunu seyretmek ve oradan güzel ya da berbat bir kadro izlenimler edinmek çok değerli.
Oyuncu olmuş olmaktan çok memnunum. Oyuncu arkadaşları tanımış olmaktan çok memnunum.
Bütün seyircilerimizin, oyuncularımızın, yapımcılarımızın, muharrirlerimizin, 27 Mart Tiyatro Günü’nü kutlarım.
Gökhan Mete: Dünya literatüründe en güç iş madencilik, ikincisi tiyatroculuk. Tiyatro sıkıntı meslektir, ne olursa olsun o sahneye çıkacaksın. Tiyatro bu yüzden kutsal bir iştir.
Bilinçli olarak bu güç mesleği yapanların kazandıkları analarının ak sütü üzere helal olsun. Tüm oyuncu arkadaşların yolu açık olsun, ayaklarına taş değmesin.
Mazlum Kiper: Hepimiz aslında oyuncuyuz, oynuyoruz. Hayat bir oyundan ibaret. Tiyatroyla bunu daha da derinleştiriyoruz, güzelleştiriyoruz. Mesela Shakespeare’in Othello’su. Shakespeare Londra’da yaşıyor, öğrendikleriyle bir dünya kuruyor. Tiyatro bu türlü bir şey.
Naşit Özcan: İnsanoğlu var olduğundan beri tiyatro var. Dünya bir sahneyse, biz de oyuncularız. Hepimizin bir öyküsü var. Biz o kıssayı tiyatro oyunu üzere oynarız. 27 Mart Dünya Tiyatro günümüz hepimize kutlu ve memnun olsun.
Emin And: Ben her şeyimi tiyatroya borçluyum. Her şeyin başı sevgidir. Artık herkes birbirinden ayrışıyor. Bunu birleştirecek olan sanattır, sanatçıdır. Birbirimizi sevelim, sayalım.
Suphi Tekniker: Savaşsız, barış içinde bir dünya; çocukların, bayanların ölmediği, insanların ölmediği bir dünya; emperyalizmin küçük devletleri ezmediği bir dünya diliyorum. Barış içinde tiyatro, sanatla geçen bir ömür diliyorum. Dünya Tiyatro Günü insanlığa kutlu olsun.
Funda Postacı: 27 Mart, tiyatro işçilerinin, tüm tiyatroseverlerin bayramı. Daha çok sahnemiz olması, daha çok seyirciyle buluşmak dileğiyle. Perdelerimiz hiç kapanmasın. 27 Mart Dünya Tiyatro Günümüz kutlu olsun.
Betül Arım: Tiyatronun pahasının ve kıymetinin, hakikaten onun ekmek üzere, hava üzere; bizim için, toplum için vazgeçilmez olduğunun, çocuklarımızla büyüklerimizle birlikte sosyalleşebileceğimiz bir alan olduğunun farkına varmalıyız.
Tiyatroyu çok daha geniş kitlelere sevdirmek için kendimize sormalıyız. Ben ne yapabilirim?
Biz bu soruyu sorduğumuzda tiyatro farklı bir yere gelecek. Hepimizin orda eğlendiği, sohbet ettiği, öğrendiğimiz bir kültür ve sanat yuvası haline gelecek.
Sevtap Çapan: Tiyatroyu sevin. Bizim sevdiğimiz üzere, anladığımız üzere anlayan insanların çoğalmasını temenni ediyorum. Zira sanat, bilhassa tiyatro hakikaten herkesin yapabileceği bir iş değil. Çok kolay zannediliyor, ancak kolay değil. Bilimsel boyutu var bu işin.
Tiyatro, sanat dijital ortamda yapılamıyor. Bunu global salgın periyodunda her birimiz öğrendik. O sıcak temasın yarattığı atmosfer çok değerli. Tiyatroyu sevin, tiyatroya gelin demek istiyorum.
Hakan Altıner: İnsan var epey, dünyanın en eski sanat kollarından biri olan ve birebir formda insanların ruh sıhhati için vazgeçilmez bir öğe olan tiyatro, perdesini açmaya devam edecektir. Benim içten temennim odur ki bizlerde olduğu üzere, bizden sonraki nesiller da birebir sevgiyle bu yoldan yürüsünler.
Binnur Şerbetçioğlu: Zamanımızı müellifler, çizerler, aydınlar olarak çok yeterli gözlemlememiz gerekiyor. Çok güzel anlamamız gerekiyor ki anlatabilelim.
Oyunculara, sanatkarlara düşen vazife çok gözlemlemek, anlatabilmek ve aktarabilmektir. İnşallah bu günleri çok yeterli aktarabiliriz ki yarınımıza ışık olalım.
Hepimizin Dünya Tiyatro Günü kutlu olsun. Umutlara sarılalım fakat gerçeğe dönüşsün.
Mert Asutay: Sanki bir ölçü kar var burda. O karı bir metin olarak düşünün. Oyuncu, direktör onu sıkıyor ve bir kar topu yapıyor. Fırlatıyor şöyle yere. Seyirci katıldığı vakit üstüne, bu bir çığa dönüşüyor.
O his bütünlüğünü, aşık olduğum halde ne sinemada yaşayabiliyorum, ne fotoğrafta yaşayabiliyorum.
Tiyatro karşılıklı canlı bağlantıyla yapılabildiği için, bu canlılığı hiç kaybetmeyelim, zira çok can kaybettik bu pandemide. Hiç olmazsa bu canı birlikte üfleyelim hayata.
Nice Dünya Tiyatrolar Günü’nde hastalıksız, savaşsız, barış içinde yeni his yoğunluklarına yelken açalım.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
