2021 şirketlerin COVID-19 kriziyle çaba ettiği ve her şeyi yine keşfetmek zorunda kaldığı bir yıldı. 2022 de kendine özel zorlukları olan bir yıl. Bu yıl bilhassa izlenmesi gereken üç trend olarak enflasyon, dijital optimizasyon ve sürdürülebilirlik öne çıkıyor. Simon-Kucher CEO’ları Andreas von der Gathen, Mark Billige ve Simon Kucher Küresel İdare Heyeti Üyesi ve İstanbul Ofisi Yönetici Ortağı Mert Terzioğlu şirketlerin 2022’de bu trendlerle ilgili neler yapması gerektiğini kıymetlendirdi.
Geçtiğimiz yıl 2021 trendlerini tartışırken, ticari çevikliğe ve işletmelerin büyük ölçüde yeni şartlara adapte olması için dayanıklılığa odaklandık. Nitekim de 2021 hem şirketler hem tüketicilerin yeni fikir ve uygulama arayışında olduğu bir keşif yılıydı. Sonuç olarak; ortaya çıkan başarısızlıklar ve muvaffakiyetler, ticari çevikliğin sağladığı rekabet avantajını ve bu avantajın COVID-19 sonrası periyotta daha da kıymetli olacağını ortaya koydu. Tekrar de gelecek trendler ve zorluklar hakkında fikir sahibi olmadan ticari çevikliği tam olarak kullanmak mümkün değil. Bu nedenle bölüm ve bölge fark etmeksizin, 2022’de her şirketin yönetmesi gereken üç mega trendi anlamak epey kıymetli.
Tüketiciler pandemi sürecinde konutta kalarak biriktirdikleri parayı 2021’in ikinci yarısında harcamaya başladı. Harcama ve talepteki bu ani artış fiyatların yükselmesine neden oldu. Birkaç ay sonra, lojistik, inşaat ve hammadde maliyetleri üzere tüketici fiyat endeksi de çok süratli bir halde artış gösterdi.
Tüm bunlara ek olarak bu yıl mevcut iş gücü ıstırabı devam edecek ve fiyatlar üzerinde baskı yaratacak. Bu durum da enflasyonun küresel düzeyde devam edeceğini gösteriyor. Lojistik, hammadde ve iş gücü dünyanın her bölgesini etkileyen faktörler olarak öne çıkıyor. Münasebetiyle farklı düzeyler görsek de dünyanın hiçbir bölgesi enflasyon riskinden arınmış değil.
Enflasyon hayatımızda yeni bir öge olmasa da birçok şirket müşterilerine genel bir maliyet artışı yansıtarak enflasyonu yönetme konusunda kusur yapmaya devam ediyor. Simon-Kucher’da şirketlere enflasyonla uğraş konusunda yardımcı olan dokuz adımdan oluşan bir program geliştirdik. Birinci adımdan başlayıp süreç boyunca ilerlemeniz, enflasyon devirlerinde bile iş amaçlarınıza ulaşmaya devam etmenizi sağlıyor. Simon-Kucher & Partners Küresel İdare Şurası Üyesi ve İstanbul Ofisi Yönetici Ortağı Mert Terzioğlu, 9 adımı şu formda özetliyor: “Enflasyonla çaba emeliyle geliştirdiğimiz programımızdaki 9 adımı 3 başlık altında inceleyebiliriz. Bunlar; düzeylerin belirlenmesi, uygulama sürecine hazırlık ve inisiyatiflerin hayata geçirilmesi. Düzeylerin belirlenmesi altındaki adımları, mevcut kontratların gözden geçirilmesi, kampanya maksatları ve müşteri/ürün özelinde amaçların kıymetlendirilmesi olarak sıralayabiliriz. Uygulama sürecinde ise satış primlerini, bağlantı ve eğitimleri inceliyoruz. Son olarak inisiyatifleri hayata geçirirken, destekleyici malzemelerin neler olabileceğini pahalandırıyor akabinde temel performans göstergelerini belirliyor ve bir takip sistemi yaratıyoruz. Şirketler, 2022’de enflasyonun küresel ölçekte oluşturduğu artan tehdidi dikkate almalı.”
COVID-19, şirketleri dijital yeteneklerini dönüştürmeye zorladı ve e-ticaret dalında olduğu üzere gerekli altyapının devreye alınmasını sağladı. Önümüzdeki aylarda ve hatta yıllarda şirketler için en kuvvetli misyon, rekabette öne geçmek için bu yeni kazanılan dijital yeteneklerin hakikat formda nasıl kullanılacağını anlamak olacak. Fizikî ya da online fark etmeksizin müşteri seyahatinin her bir adımını anlamak burada kritik bir rol oynayacak. Büyük data ve yapay zekadan dayanak aramak da anahtar öge olacak.
Dijital satış ve pazarlama daima değişiyor. Gelecekteki satış modellerinde fizikî ve online ayrımı; müşteri segmentleri, muhakkak bir pazardaki dijitalleşme derecesi ve bir şirketin büyüme amaçları üzere bir dizi faktöre değerli ölçüde bağlı olacak. Örneğin B2C’de çok kanallı yapı hali hazırda optimize edilirken B2B kesimlerde fizikî ve çevrimiçi satışların hibrit bir kombinasyonu yeni olağan olacak. Çevik kalmak, çağın ilerisinde olmak ve doruğa çıkmak için şirketlerin hem teknolojik hem yaratıcı maharetleri göz önünde bulundurarak iş gücü istihdamına ve maharetlerini artırmaya yatırım yapması gerekecek.
Simon Kucher CEO’ları Andreas von der Gathen ve Mark Billige topline büyümeye odaklanan yeni dijital danışmanlık işlerini şu halde açıklıyor: “Geçen yıl, büyümeyi en üst seviyeye çıkarmak için teknoloji, bilgi ve yaratıcılığı ticari danışmanlık uzmanlığıyla birleştiren dijital danışmanlık işimiz Elevate’in lansmanını yaptık. Bu yıl, daha da fazla müşterinin tam dijital potansiyeline ulaşmasına yardımcı olmak için sabırsızlanıyoruz.”
Son olarak, sürdürülebilirlik mega trendlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. 2021’de ivme kazanan sürdürülebilirlik hareketi kritik bir kitleye ulaştı ve tüm dallardaki şirketleri etkiledi. 2022’de daha da sürdürülebilir şirketler, eserler ve tahliller pazara girecek ve bu hususun birçok dalda cazip bir alan haline geldiğini kanıtlayacak.
Sürdürülebilir tahlilleri ve teklifleri artık ihmal etmek yahut benimsememek, bilhassa genç jenerasyonların satın alma gücü arttıkça, önümüzdeki yıllarda şirketler için olumsuz sonuçlar doğuracak. 2021 Global Sürdürülebilirlik Çalışmamız, Y jenerasyonunun yüzde 33’ünün, sürdürülebilir eserlerin sunulduğu dallarda, sırf sürdürülebilir eser ve hizmetler satın aldığını ortaya koydu. Bu nedenle şirketler, uzun vadeli kârlılıklarını ve uygulanabilirliklerini korumak için iş modellerini ve tekliflerini artık yenilemeli ve dönüştürmeli.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
